Türkiye'de, çalışanların büyük bir kısmı asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Mevcut asgari ücret 17.002 Türk Lirası olarak belirlenmiş durumda. Ancak bu miktar, açlık sınırının altında kalıyor; açlık sınırı ise 19.890 Türk Lirası. Gündelik yaşamın temel ihtiyaçları olan konut, yiyecek, enerji tedariki ve çocukların eğitimi gibi kalemler bu maaşla nasıl karşılanabilir? Bu durum, özellikle işçi ve emekçi kesiminin zorluklarını daha da artırıyor.
Bugün, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nde, bu zorluklarla mücadele eden işçi ve emekçilerin haklarının, yaşam standartlarının iyileştirilmesi ve onlara layık bir yaşam sunulması gerektiği bir kez daha ön plana çıkıyor. Bu özel günde, işçi ve emekçilerin fedakarlıkları kutlanırken, aynı zamanda onların seslerinin duyulması ve sorunlarının çözülmesi için gereken adımların atılması büyük önem taşıyor.
Gerek siyasi liderler, gerekse toplumun diğer kesimleri, işçi ve emekçilerin daha iyi koşullarda çalışmalarını sağlayacak politikaların oluşturulması ve uygulanması konusunda üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeli. Zira her insan, hakkı olan adil ve onurlu bir yaşamı hak ediyor. Bu bağlamda, işçi haklarına yönelik duyarlılığın ve dayanışmanın artması, toplumsal refahın ve adaletin sağlanmasında kilit rol oynayacaktır.
