Gözden kaçırmayın
Paris Anlaşması'nın Sekizinci Yılında İklim Değişikliği Mücadelesi
Sevgili Dost ve Kardeşlerim;
Aşağıda sunduğum Cumhuriyetimizin 101. yıl dönümü ile ilgili duygu ve düşüncelerimi anlatan yazıyı zaman ayırıp sonuna kadar okursanız beni mutlu edersiniz. Selam, sevgi, saygı ve dua ile...
Cumhuriyetimizin 101. yıl dönümünü millet olarak hep beraber coşkuyla kutlamanın hakkı gurur ve sevincini yaşıyoruz. Şanlı Cumhuriyet bayramımız kutlu ve mutlu olsun.
Yazıya başlarken Cumhuriyetimizin kurulduğu 29 Ekim 1923 öncesini hep birlikte kısaca hatırlamaya çalışalım.
Dünya tarihinde kurulan büyük devletlerden biri de Müslüman Necip Büyük Türk Milleti tarafından kurulan Osmanlı Devletidir. Gururla yad ettiğimiz bu büyük dünya devleti ile ecdadımız 1299 yılından 1699 yılına kadar başta kendi milleti olmak üzere mazlum milletlere ve dünyaya hak ve adalet dağıtmıştır. Ancak 1699'da imzalanan Karlofça Antlaşmasından sonra yönetim anlayışıyla adalet timsali olan Osmanlı Devleti Dünya üzerindeki bu çok önemli fonksiyonunu kaybederek çeşitli sebeplerle geri kalmış, zayıflamış ve 1. Dünya Savaşı ile de emperyalist devletler tarafından önceden hazırlanmış planlar dahilinde çökertilmiştir. Yine bu güçlerce Osmanlı İmparatorluğunun asıl ve asil sahibi Türk halkına, anayurdu, Anadolu toprağı bile çok görülerek işgal edilmek istenmiştir.
Osmanlı İmparatorluğunun varlığını korumak ve sürdürmek için 1. Dünya Savaşı öncesinde ve 1. Dünya Savaşı sürecinde Anadolu insanı çeşitli cephelerde savaşmış, yorgun, bitkin duruma düşmüştü. Anadolu'muz harap olmuş, tüm ekonomik kaynaklarımız harcanmış, genç nüfusumuzun büyük bir kısmı cephelerde yok olmuştu. Tarih 1920'leri gösterdiğinde Osmanlı Devleti yenilgiyi kabul edip "Sevr" antlaşmasıyla emperyalist güçlere teslim olmuştu.
O tarihlerde ülkeyi yönetenler, devletin kurtuluşunun İngiliz mi yoksa Amerikan mandasında mı mümkün olabileceğini tartışıyorlardı. İşte Memleketimiz böyle vahim bir durumda iken, büyük bir vatansever, büyük bir milletsever, büyük bir komutan ve devlet adamı olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Büyük Türk Milletinin milli gücüne, imanına, inancına ve bağımsızlık ruhuna güvenerek halk iradesi esaslarına dayanan demokratik bir Cumhuriyet devleti kurmak için kendisine güvenen bir avuç aydın, asker ve halk ile birlikte özgürlük ve kurtuluş savaşını başlattı.
19 Mayıs 1919'da Samsundan başlayarak Amasya-Erzurum-Sivas ve Ankara'da tartışılarak milli karar haline getirilen kurtuluş ve özgürlük andını, kısa bir süre sonra da yurdun doğusunda, batısında ve güneyinde işgalci güçlere karşı kazanılan askeri zaferler takip etti. İfadesi kolay ama icrası çok zor, çok güç ve çok kahırlı bir dört yıl düşmanlarla cephelerde , diplomatlarla barış masalarında , işbirlikçilerle cephe gerilerinde bir yığın mücadeleler yaşandı.
Daha sonra emperyalizme karşı dünyaya örnek olacak Türk'ün özgürlük ve kurtuluş mücadelesi Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde, Anadolu insanıyla başarılmıştır. Bu mücadele sonunda işgalciler Anadolu'dan sökülüp atılmış, Sevr antlaşması uygulamaya konulmadan tarihin çöplüğüne gömülmüş, Lozan Barış Antlaşmasıyla da Dünya savaşının galiplerine Anadolu'da yeni bir Türk Devletinin kurulduğu kabul ettirilmiştir.
Milletimize en iyiyi, en güzeli, en doğruyu layık gören Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşları 29 Ekim 1923'te Türkiye Büyük Millet Meclisine Cumhuriyetin ilanı önerisini götürmüşler ve bu teklif Meclisçe 101 yıl önce bugün oy birliği ile kabul edilmiştir. Çok özet vurgularla hatırlamaya çalıştığımız kurtuluş mücadelesinin her bir safhası başlı başına araştırılıp değerlendirilerek ibretle izlenecek birikimleri ve oluşumları içerir.
Büyük Atatürk Milli Egemenlik ilkesine dayalı çağımızın en güzel rejimi olan Cumhuriyeti ve Demokrasiyi kurup milletimizin her yönden gelişmesinin yolunu açmıştır.
"Egemen olan millettir. Bu egemenlik kimseye devredilmez, kimseyle bölüşülemez. Millet kendi kaderini kendi eline almıştır ve egemenliğin bir zerresinden vaz geçmez" Atatürk bu sözleriyle egemenliğin bir guruba, zümreye, kişiye, sınıfa devredilmeyeceğini ve dikta rejimlerin reddini vurgulamıştır. Milli Egemenlik dışında Cumhuriyet ve Demokrasi rejimi; laikliği, insan haklarına saygıyı ,seçme ve seçilme özgürlüğünü, hukukun üstünlüğünü, vatandaşların renk, cinsiyet, ırk , siyasi inanç ve mezhep ayrımı gözetmeden herkesin kanun önünde eşitliğini, hak arama özgürlüğünü, bilim ve inanç özgürlüğünü de içerir. Böyle çağdaş ve güzel bir rejimi Türk Milletine armağan eden Atatürk ve dava arkadaşlarına minnettarız.
Cumhuriyet ve Demokrasi rejiminin yukarıda saydığımız özellikleri sayesinde 101 yıldır milletimiz; ekonomik, kültürel, bilimsel, siyasal, sosyal yönlerden çok büyük mesafe kat etmiştir. Son yıllarda Ülkemiz gelişmişlik ve ekonomik büyüklükte Dünya Ülkeleri arasında 17'inci sırada yerini almıştır. Fakat halen ulaşmak istediğimiz Dünyanın ilk on gelişmiş ve kalkınmış ülkeleri düzeyde değiliz. Tabi ki bu durumun birçok iç ve dış sebepleri vardır. Bir kere dünyanın en problemli en kritik ve stratejik coğrafi bölgesinde olan ülkemizin gelişmesini, kalkınmasını engellemek, kendilerine siyasi ve ekonomik rakip olmasını önlemek amacında olan emperyalist güçlerin besledikleri birçok oyunlar 101 yıldır sürekli mevcut olmuş bu oyunlarla millet olarak dün mücadele edildiği gibi bugün de bu mücadele devam etmektedir.
Ayrıca son 45 yıldır doğu ve güneydoğu vatan topraklarındaki terörist ve bölücü oluşumların arkasında yine emperyalist ve komşu ülke güçleri vardır. Bütün bu sebepler ülkemizin, hem ekonomik ve refah düzeyinin gelişmesini hem de diğer alanlardaki olması gereken ilerlemeleri engellemiştir.
Emperyal güçlerin ve bunların Türkiye'deki hain uzantılarının amacı milli birliğimizi bozmak, ülke bütünlüğümüzü parçalamaktır. Ancak bu ülkenin verilecek bir karış toprağı yoktur, olamazda. 101 yıl önce Cumhuriyeti kuran doğulusuyla, batılısıyla, güneylisiyle, kuzeylisiyle bizim atalarımızdır. Atalarımızın bize emanet ettiği cennet vatanımıza ve Cumhuriyete asla ihanet ettirmeyeceğiz.
Atalarımıza, ecdadımıza ve şehitlerimize olan sorumluluğumuz gereği Allah'ın izniyle 85 milyon insanımızla birlikte Cennet Anadolu topraklarında milli birlik, beraberlik ve kardeşliğimizi kararlı bir şekilde tesis edip güçlü ve büyük Türkiye hedefleri doğrultuda dünyanın ilk 10 gelişmiş ülkesi haline gelerek atalarımızın yaptığı gibi dünyaya ve mazlum milletlere hak ve adaleti dağıtmaya devam edeceğiz inşallah.
Buradan tek dişi kalmış emperyalist kan emici canavarlara ve onların gayri meşru çocukları olan PKK, FETÖ/PDY (Fetullahçı Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapılanması), DHKPC ve DAEŞ gibi hain ve alçak terör örgütleri ve mensupları sizlere sesleniyoruz !!!!
Büyük Türk Milleti, bağımsızlığı, vatanı, devleti ve 842 yılında Karahanlı Türk Devleti döneminde Müslüman olduktan sonra ezan sesi için gözünü kırpmadan bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de hiç tereddüt etmeden seve seve şehit olmaya? hazırdır. Analarımız kutsal değerlerimiz? -uğruna ''"ya şehit ol ya da gazi ol"'' düsturuyla bizleri yetiştirir. İşte bu düstur ve ruh sayesinde Necip milletimiz Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşında, yakın tarihimizin 45 yıllık sürecinde ve son olarak hain 15 Temmuz girişiminde vatanına, bayrağına, devletine ve ezanına kahpece uzanan hain ve alçak elleri kırıp çöpe atmıştır.
Siz kan emici emperyalist kumpasçılar ve sizin gayri meşru çocuklarınız Misak'ı Milli sınırlarımızdan ve üstü dolu altı dolu cennet Anadolu topraklarından Müslüman Necip Büyük Türk Milletini söküp atma hayalinizi asla ve asla gerçekleştiremeyeceksiniz.
Sonsuza dek Misak-ı Milli sınırlarımızda ve Anadolu toprakları üzerinde şanlı Türk Bayrağı nazlı nazlı dalğanalacak ve ezanımız hoş seda ile okunacaktır.
Sevgili öğrenciler;
Yaşadığımız 21. yy'ın en önemli özelliği bilgi çağı olmasıdır. Ülkemizi ve Milletimizi diğer milletlerin gerisinde bırakmamak için her alanda çağdaş akılcı bilgiye her türlü fedakarlığa, zorluğa katlanarak ulaşmalısınız. ulaştığınız bu bilgileri size emanet edilen Cumhuriyeti yüceltmek ve ülkemizi çağdaş uygarlık düzeyinin en ön saflarına ulaştırmak için kullanmalısınız.
Değerli öğretmenler;
Genç nesillerimizi yetiştirecek olan sizler de kendinizi her zaman yeniliklere ve gelişmelere açık tutarak daha da bilgili, yetenekli bir irfan ordusu olmaya gayret etmelisiniz. Dürüst, çalışkan, ahlaklı; sevmeyi sevilmeyi içselleştiren, barışın, hoşgörünün, birlik ve beraberliğin kıymetini bilen; milletini, ülkesini, devletini seven, araştırmacı ve üretken karakterde öğrenciler yetiştireceğinize inancımız tamdır.
Millet olarak yıkıcı, bölücü, misyoner ve FETÖ gibi dinimizin muazzez değerlerini kullanma hedefli organizasyon ve faaliyetlere bu organizasyon ve faaliyetleri yapan ajan ve maşalara karşı hep birlikte mücadele edelim. Çağlar boyu olduğu gibi bugün de her zamankinden daha fazla birbirimizi severek, birbirimize hoşgörüyle yaklaşarak, birbirimizle yardımlaşarak daha iyi yarınlara koşalım. Birbirimize ve Devletimize güvenelim. Devlet denilen kavramın 85 milyon insanımızın oluşturduğu siyasi birliğin adı olduğunu, Devlet görevi yapan insanların da halk için çalışan halk çocukları olduğunu unutmayalım.
101 yıl önce büyük mücadelenin başarılmasında ve Cumhuriyetin kurulmasında başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve bu uğurda canla, başla çalışan, hayatlarını kaybeden, adlı adsız kahramanlarımızı bugün bir kez daha rahmetle, şükranla anıyoruz. Aziz hatıraları önünde saygıyla ve sevgiyle eğiliyoruz. Nice Cumhuriyet bayramlarına birlik beraberlik içinde, huzurla, güvenle, mutlulukla, sevinçle ulaşalım.
Rahat uyu Gazi Mustafa Kemal Atatürk rahat uyuyun vatan ve demokrasi şehitleri, sizin kurduğunuz Türkiye Cumhuriyeti Devletini, emanet ettiğiniz, uğrunda şehit olduğunuz kutsal Anadolu topraklarını milletimiz ve Müslüman Türk Gençliği sonsuza dek koruyacaktır. Cumhuriyetimiz sayesinde 21.yüzyıl Türk ve Türkiye yüzyılı olacaktır inşallah.
Bu duygu ve düşüncelerle tekrar hepinizin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını kutlar, en derin sevgi ve saygılarımı sunarım. Nice 101. yıllara.
Sözlerimi Suriye'nin ve Irak'ın Kuzey'inde, Doğu ve Güney Doğu vatan topraklarında mücadele eden KAHRAMAN Türk Ordu'suna ithafen Yahya Kemal'in şu dizeleri ile bitirmek istiyorum;
Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi!
Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi!
Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın!
Galip et çünkü bu son ordusudur İslamın...
Yorumlar
Yorum Yap